2015 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Bernardine şehrinde meydana gelen terör saldırısında 14 kişi yaşamını yitirmişti. FBI bu saldırıyı gerçekleştirenin IŞİD olduğunu düşündü. Ancak bunu netliğe kavuşturabilmek için ellerinde bulunan telefonun şifresini kırmaları gerekiyordu.

ABD Başkanı Barack Obama’nın güvenlik ekibinden bir heyet, Apple yöneticileriyle görüşmüş ve teröristlere ait olan telefonun şifresini kırmalarını istedi. O görüşmeden bir sonuç çıkmayınca FBI mahkemeye başvurdu. Mahkeme sonucu Apple aleyhine olurken, mahkeme, ilgili telefonun şifresinin belli sayıda tekrarlandıktan sonra içeriğin silinmemesi için fonksiyonlarını devre dışı bırakmasını istedi. Apple’ın, FBI’nın yardım talebini geri çevirmesinin sebebi, tüm dünyadaki müşterilerinin güvenliğini tehlikeye atacağı için geri çevirdiğini açıkladı. ABD hükümeti ise bu iddiaya karşı çıkarak, şirketin itibarı için bu kanunları hiçe saydığını öne sürdü. ABD Adalet Bakanlığı ise, mahkeme kararına karşı çıkan Apple’ın yasal olarak zorlanmasını talep etti.

FBI Direktörü James Comey, bu konudaki kişisel gizlilik endişelerinin çok önemli olduğunu ifade ederek, “Bu, bizim nasıl bir ülke olduğumuz ve kendimizi nasıl yöneteceğimizle ilgili bir şeydir” dedi. Kişisel gizlilik ve ulusal güvenlik konularında ayrı bir boyut yaşanan bu davada Apple, yazılımlarının güvenliğinin bir kez bile olsa tehlikeye atılması halinde, kullanıcıların bundan böyle kişisel gizliliklerinin tehlikeye gireceğini savunuyor. Apple CEO’su Tim Cook önceki günlerde yaptığı açıklamada, söz konusu yazılımın tek bir dava ile ilgili olmayabileceğini, gelecekte yaşanılabilecek bu tip davalarda da örnek teşkil edebileceğini vurgulayarak, konu hakkında müşterilerin güvenliğini sağlamakta büyük problemler teşkil edeceğini ifade etmişti. FBI teröristlere ait telefonun şifresini kırmaları yönünde Apple’a baskı yapmaya devam ediyor.